COVİD-19 SÜRECİ BİTTİKTEN SONRA TELAFİ ÇALIŞMASI
VE UYGULAMASI
Zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile işçiye yasal izinleri dışında izin verilmesi hallerinde, işçinin çalışmadığı bu sürelerin telafisi için işçiye yaptırılacak çalışma telafi çalışmasıdır.
Telafi çalışması yaptıracak işveren, bu çalışmanın 4857 sayılı yasanın 64’üncü maddesinde sayılan nedenlerden hangisine dayandığını açıkça belirtmek ve hangi tarihlerde telafi çalışmasına başlanacağına ilgili çalışanlara bildirmek zorundadır.
Telafi çalışması, zorunlu nedenin ortadan kalkması ve işyerinin normal çalışma dönemine başlamasını takip eden 4 ay içersinde yaptırılır(18.03.2020 tarihinde yapılan Covid-19 önlemlerine ilişkin genelgede telafi çalışmasının süresi 2 aydan 4 aya uzatılmış ve kanun metni değiştirilmiştir). Telafi çalışması günlük çalışma süresi 11 saati aşmamak koşuluyla günde 3 saatten fazla olamaz ve tatil günlerinde yaptırılamaz.
Telafi çalışması salgının ortadan kalkmasından sonra uygulama bulacak ve hukuki ihtilaflara konu olabilecek bir kanuni düzenleme olduğundan dikkat edilmesi gereken hususları belirtmekte fayda vardır. Öncelikle telafi çalışmasının fazla çalışma/fazla sürelerle çalışma sayılmayacağını belirtmek isterim. Telafi çalışması yaptırılabilecek çalışan, zorunlu nedenlerle işin azalması ya da işin hiç yapılmaması durumlarında alacağı ücreti tam olarak almış fakat çalışmamış ya da az bir süre çalışmıştır. Bu halde çalışan almış olduğu ücretin karşılığı olan işi belirli süre yapmadığından, zorunlu nedenlerin ortadan kalkması akabinde işverenden ek bir ücret almadan ve kanuni sınır ve süreler içerisinde telafi çalışması yapacaktır.
İşçinin işin durduğu sürelerde çalışmasa da ücret alması karşısında telafi çalışmasını reddetme şansının olmadığını belirtmek isterim. Çalışan, kanundaki koşullara göre uygulanmasına karar verilen bir telafi çalışmasını yapmakla yükümlüdür. Telafi çalışması bir fazla çalışma olmadığından işçinin onayı gerekmez. Telafi çalışmasına katılmayan, çalışmayan işçinin, işi ifa borcuna aykırı davrandığından 4857 sayılı Kanun md. 25/2-h’ ye göre iş sözleşmesi işveren tarafından haklı nedenle feshedilebilir. Telafi çalışması yaptırılması işçinin rızasına bağlı değilse de öncelikle verilen iznin telafi çalışması karşılığı olduğunun işverence işçiye bildirilmesi ve olası bir uyuşmazlıkta da bu bildirimin yapıldığının işverence ispatlanabilecek durumda olması gerektiğini belirtmek isterim. Keza işçinin talebiyle kendisine izin verildiğinde, bu iznin telafi çalışması karşılığı olarak verildiğinin de işverence kayıt altına alınması gerekir.
Çalışan zorunlu sebeplerin mevcut ve haklı gerekçelere dayandığı süreler içinde ücretsiz izinde ise kanımca telafi çalışması kendisine yaptırılamayacak, eğer normal çalışma düzenine geçildikten sonra fazla çalıştığı bir süre olursa fazla çalıştığı sürelerin ücretine hak kazanacaktır. Çalışan, bu ücretler ödenmediği takdirde iş sözleşmesini haklı sebeple fesih ve kıdem tazminatı hakkına sahip olabilecektir.
Çalışan kısa çalışmadan faydalandırıldı ise durum biraz karışık olup, burada hakkaniyet uygulaması söz konusu olmalıdır. Buna göre çalışanın almış olduğu kısa çalışma ödeneği kendisinin işsizlik ödeneğinin bir karşılığı olması sebebiyle bu miktar açısından çalışmasının karşılığı ücret almış sayılmayacak ve bu miktar nispetinde telafi çalışması yaptırılamayacaktır. Fakat işveren çalışanının maaşı ile ödenek arasındaki bakiye bedeli fiilen hiç çalışmayan çalışanına öderse, telafi çalışması olarak çalıştırıldığı sürelerin bir kısmının telafi çalışması bir kısmının ise fazla mesai (örneğin fazla çalıştığı sürenin %60’ı fazla mesai , %40’ı telafi çalışması gibi) olacağı kanaatindeyim.
İşverenler açısından önemli bir sorun ise, zorunlu sebeplerle işin durduğu zaman diliminde çalışanına tam ödeme yapan işverenin, zorunlu sebeplerin ortadan kalkmasından sonra işçinin haklı sebepler dışındaki sebeplerle ayrılması ya da telafi çalışması yapmaması durumunda yapabilecekleridir. Burada çalışanın belli bir süre hiç çalışmadan aldığı bir ücret ve bu ücretin karşılığında işverenin çalışanına belli bir süre telafi çalışması yaptırma hakkı mevcuttur. Bu halde kanaatimce çalışana işin durduğu hallerde ödenen ücret, işveren tarafından telafi çalışması yaptırılabileceği sürenin maddi karşılığı nispetinde çalışan bakımından sebepsiz zenginleşme teşkil edebilecek, bu halde işveren çalışanından izin süresince(ya da kanunda sayılı zorunlu nedenlerle çalışılamayan dönem için) ödemiş olduğu bedeli talep edebilecektir. İşçi, haklı nedenler olmaksızın telafi çalışmasını yerine getirmeyi reddettiği takdirde de, izin verilen süre için kendisine ödenmiş bulunan ücretin geri alınması da mümkündür.
4857 sayılı İş Kanunu madde 104’te “64’üncü maddede öngörülen hükümlere aykırı davranan işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için 220 Türk Lirası idari para cezası verilir” denmiştir. Anılı ceza 2020 yılında, bu durumdaki her bir işçi için 509 TL olarak uygulanmaktadır. Bu cezanın hükme aykırı çalıştırılan her çalışan için ayrı ayrı ödeneceğini belirtmek isterim.
Av. Kerem YAZICI